hikaye1
 
        BİR AŞK HİKAYESİ
 
         Yıl 1990. Bir kış sabahıydı. Gökyüzünün altında yıldızların parıltısı, gelinliğine
bürünmüş dağlar, yapraklara hasret ağaçlar; denizde annesinin muştusunu bekleyen
balıklar ve toprağın suya olan hasreti gibi; Ali ve Ayşe’nin aşkını
anlatıyorlardı. Ali ve Ayşe’nin sevdası, Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin’ in
aşkını aratmıyordu. Öyle bir sevdaya tutulmuşlardı ki Kaf Dağının  Sağır Sultanı bile duymuştu. Bütün ahali
onların sevdasını kıskanır, imrenen gözlerle bakarlardı.
Yıllar sonra evlendiler…
Mutluydular. Ali ve Ayşe öyle bir sevdaya tutulmuşlardı
ki, birbirlerinin tenine, rüzgârın değmesini kıskanacak kadar büyük bir sevgiydi. Öyle
gün oldu ki, bir aylık yaşantıyı bir güne sığdırır oldular. Küçücük bir evde
yaşantılarını sürdüren bu iki sevdalı tıpkı; sevginin saygıyla barıştığı, adaletin
merhameti savunduğu ve yüreklerdeki şefkatin,çehrede okunduğu gibi bir hayat
sürüyorlardı.
Aradan beş yıl geçmişti…
Biri şark’a biri garba düşmüştü. Sevgilerinde bir değişiklik
yokken toplumun değişmez gerçeği; kara kedilerin girmesiydi. Hayat , yüzlerindeki
çizgileri derinleştirmiş, saçlarını ağartmış ama yüreklerdeki sevgi, bütün bu
sıkıntılara rağmen yerini korumuştu. Yıllarca bozgunculuk yapanlar
yaptıklarıyla kalmıştı. Zaten öyle değil miydi? Sevgiyi kıskanan hasmı
değil miydi? Onun için, ay yıldızlardan hoşlanır ama güneşe tahammülü olmazmış. Ay,
yıldızlar içerisinde, bir melik ve sultan iken güneşin doğuşuyla ayın
fonksiyonu sönük-sinik olurmuş. Evet. yağın üzerine ne kadar çok su dökerseniz
dökün o hep üste çıkacaktır. Çünkü; hak, zeytinyağı gibidir. Arılar bal yapma
peşinde koşarken, etraftaki sinekler hiçbir zaman bal yapamayacağının farkına
varamazlardı elbet. Bunların sevdası, binlerce çiçeğe konup, oluşturdukları bal
peteği gibi yüreklerindeki aşk, hayata meydan okuyordu.
Değil miydi bir aşk uğruna hayatı verenler? Değil miydi ki
bunca sıkıntıya göğüs gerenler, hayatın acımasız yüzüne bir şamar indirenler
bunlar değil miydi? Elbette, yapamadıklarını, bu iki aşığın yaşadıklarını görünce
elbette çekemeyenler çok olacaktı ama çekememezlik; sadece sahibine zarar vermişti.Gonca gülün Aşkına ve yüce sevda hatırına, bağlara
ve bahçelere  uçuşan bülbülleri gören, dışarıdaki keçiler güllerin sadece otlatılmak için yaratıldıklarını
zannederler ama…
Bülbül’ün güle olan aşk davasına hiç ama hiç akıl erdiremezler. Biri gül biri bülbül. Ormanın
uğultusu, suların şarıltısı, kuşların ötüşü nasıl ki değişmiyorsa bu iki
sevdalının aşkı da öylece değişmemişti. Hayat; yaşamın damarını cömertçe
aşklarının önüne bir yol gibi serilirken, varacakları menzil, daima yürek
olacaktır. Hayatları, nicelerine bir örnek olmuş, gelecek nesillere bir miras
olarak kalmıştı.
 
        Şimdi herkes,
bu iki aşığın hayatını her ortamda anlatır, gününü, onların hayatını, kendilerine örnek alarak, böyle yaşar oldular…….


 
 
 
 
 
 
 
 
 
KİŞİ BİLGİLERİ:

ADI-SOYADI: Gamze DENEÇ
ADRES: Güneykent Mah. 94011 Sok. No:2  Kuşlar Apt. TOROSLAR/MERSİN
TLF: 05355202731
 Hoca Ahmet Yesevi İmam-Hatip Lisesi 10-E Sınıfı Okul No:42
 
 
  Bugün 1 ziyaretçi (1 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol